T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId) |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Turizm sektöründeki hareketliliği İlçemize yansıtmak ve ilçe ekonomisine katkı sağlamak amacıyla, ilçemizin doğal, kültürel miraslarını bu doğrultuda kullanarak Ülke Turizmi ne de katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Bu amaçla ilçe merkezimizde bulunan Kıble Kayası mevkiinde Kaya Tırmanışı (Bouldering) ve bu mevkiinin Doğa turizmine elverişli olmasından dolayı Doğa yürüyüş (Trekking) alanı proje çalışması yapılmış ve Projemiz Mevlana Kalkınma Ajansı (MEVKA) tarafından kabul edilmiştir. Kıble kayasının mevcut durumu itibariyle tırmanma açısından yüksek bir tırmanış alanına ve zor bir parkura sahip olduğundan tırmanma sporuna (Bouldering) ilgi duyanları ilçemize çekerek ilçemizde önemli turizm hareketliliği sağlayacaktır. Kıble kayası mevkisi kaya tırmanışı sporuna elverişli olduğu kadar ormanlık ve düz bir araziye sahip olması ile doğa yürüyüşü ve kamp yapmaya müsaittir. Bu projemiz kıble kayası mevkiinde turizme yönelik altyapı faaliyetlerini gerçekleştirmeye yönelik bir çalışmadır.
Yapılacak olan projemizle ilgili bilgiler;
Projemiz tırmanış alanı ve hafif zorluk derecesinde bir parkur yaparak, tırmanış ve yürüyüş yoluyla spor yapmanın, doğal ortamda stres atmanın çalışmasını yapacaktır. Gözlem noktaları dinlenme ve fotoğraf çekmek isteyenlere güzel bir mekân sunacaktır. Kaya tırmanma sporuna ilgi duyan sporculara en iyi şekilde olanak sağlayacaktır. Ayrıca İnceleme ve gezi amaçlı olarak sürekli mevkii ye gelen yerli ve yabancı turistler ile öğrencilerin birçok ihtiyacı, bu iş paketine konu edilmiştir.
-Düzenlenmiş yol 3500 metre:
Projede zorluk derecesi azaltılmış parkur yapılacaktır. Parkur yolu mevkiinin etrafından dolanacak bazı yerleri orman içerisinden olacaktır. Parkurun toplam uzunluğu 3500 metre, genişliği ise 1,5 metre olup, parkur zemini kırmızı kiremit irmiğinden yapılacaktır. Bu sayede parkura güzel bir görünüm kazandırılmış olacaktır. Parkurun kenarlarına karşılıklı 7000 metre uzunluğunda bordür tek sıra taş döşenecektir. Parkurda insanlar daha rahat yürüyecektir. Her yaş ve sağlık grubu buraya gelebilecek, hedef kitle genişleyecektir. Yararlanıcılar acısında Kıble kayası mevkiine sıkıntılı bir keçiyolu değil modern, doğal bir parkura dönüşecektir.
-Kaya Tırmanış alanı:
Yapılan incelemelerde Kıble kayasında tırmanış için 2 alan belirlenecek bu alanlar yükseklik ve risk grubuna göre sınıflandırılacak, parkurun 1 tanesi 225 metre yüksekliğinde diğeri ise daha kısa durumda 150 metre yüksekliğinde olacaktır. Alanla ilgili her türlü güvenlik çalışmaları en üst seviyede olacaktır.
Tabela 5+1 Adet: 5 adet tabela yürüyüş yolunu belirtecek, 1 tanesi ise giriş kapısında yürüyüş parkurunun harita planı şeklinde olacaktır. Yürüyüş yapmak isteyenlere parkur boyunca kolaylık sağlayacak tabelalar insanların rahatça istedikleri yerlere gitmelerini sağlayacaktır. Bu tabelalardan biri de girişte genel bir harita bulunduracak ve Ajans tarafından istenen “görünürlük hizmetini” sunacaktır. Tabelalar turistlerin yanlış yollara sapma, kaybolma riskini ortadan kaldıracaktır. Tabelalar, parkur içinde insanların nerede olduklarını belirtecektir.
-Kamelya 2 adet: Kaya tırmanışı yapmak isteyen turist ve sporcuların yararlanacağı hem Seyretmek hem de dinlenmek, psikolojik rahatlamaya ulaşmak için kullanacakları yer olacaktır. Burada geçirilen vakit her anıyla rehabilitasyon anlamı taşımaktadır. Böylece gelen misafirlere daha keyifli bir ortam oluşturulmuş olacaktır
-Bina 2 adet 30+30 m2 + 40+40 m2
Kaya tırmanış alanının giriş kısmına yapılacak olan 2 adet bina sayesinde gelen turist ve sporcular hem temel ihtiyaçları karşılayan lavabo ve dini ihtiyaçları karşılayan mescit hem de spora hazırlık aşaması için gerekli giysi ve aksesuarlarını giyebilecekleri soyunma odası yapılacaktır. Burada lavabo, tuvalet, su gibi ihtiyaçlar için 30 m2 lik ve giyinme yeri olarak 40 m2 lik binalar yapılarak turist ve sporcuların bazı ihtiyaçların karşılanma noktası olacaktır. Burada hazırlanacak ortam ziyaretçilerin ihtiyacına ulaşacağı, Yöre İnsanı ile misafirlerin buluşacağı bir nokta olacaktır. Bina yerel ürünlerin sergileneceği bir mahal olarak kullanılabilecektir.
-Patika Yol: Bu yol Kıble kayası tırmanış alanına gidecek olan 100 metre uzunluğunda, 1,5 metre genişliğinde ve parke taşlarla döşenmiş, gelen insanların rahat bir şekilde tırmanış alanına gitmelerini sağlayacak bir yol olacaktır.
-Giriş Kapısı:
Girişe, Parkuru ve mevkii yi belirten bir giriş kapısı yapılacaktır. Bu kısım taşlı topraklı bir görüntüden kurtularak bir macera başlangıcı havasını verecektir. Görüntüsü ile insanları içeri çekecektir.
-Oturma Bankları:
Yürüyüş Parkurunda belirli aralıklarla karşılıklı olarak konulacak, böylece yürüyüş için gelen misafirlere yürüyüş esnasında dinlenme olanağı tanıyacaktır.
Kültür turizmi, geniş anlamda ziyaretçilerin gittikleri yerdeki tarihi ve bir ulusa ait değerleri görmesi ve tatmasıdır. Buna göre, kültürel turizmin temelinde eski sanat eserlerinin, tarihi yapıların ve onlara ait kalıntıların görülmesi, araştırma, keşif ve dini amaçlı seyahatler, yerel mimari ve orijinal özellikler, kütüphaneler, yerel mutfak, festivaller ve fuarlar, tiyatro ve sinema, müzik ve dans, lisans ve edebi çalışmalar ve alt kültürleri tanıma amacı ile yapılan seyahatler yer almaktadır.
Bu projeyle, genellikle sahil turizmi sebebiyle ülkemizi ziyaret eden turistlerin ilgisini ülkemizin kültürel zenginliklerine de çekmek, dolayısıyla turizme çeşitlilik kazandırmak amaçlanmıştır.
Bilindiği üzere, Türklerde çadır kültürü doğrudan göçebeliğe dayanmaktadır. Başka bir deyişle göçebenin evi olan çadır, Türklerde başlı başına bir sanat eseri olarak gelişme göstermiştir. Dolayısıyla Yörüklerin kullandıkları çadırlar ve onların döşemeleri Türk sanatının gelişmesinde ve birçok mimari yapının şekillenmesinde de ilham kaynağı olmuştur. Taşkent bölgesinde de halen konar göçer olarak yaşayan Yörükler bulunmaktadır. "Sarı keçililer" olarak adlandırılan bu guruplar kıl çadırda yaşayan, hayvancılıkla geçinen, atları, eşekleri, develeri ve davar sürüleriyle, yazın yaylaya, kışın sahile yaya olarak giden, konargöçer Yörüklerdir. Yılın belli dönemlerinde bölgemizde konaklayarak hayatlarını sürdüren bu Yörüklerin pek bilinmeyen yaşantılarını yerli ve yabancı turistlere tanıtmak ve dolayısıyla hem bölge turizmine hem de Taşkent halkına ekonomik olarak katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Ebeveynlerin çocuklara davranışları ve bakımlarının sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için eğitime ihtiyaç duyulmaktadır. Anne ve babaların bilgilerinin çocukların fiziksel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamada çağın ihtiyaçları doğrultusunda yetersiz kaldığı günümüzde bu tür eğitimlerin sıklaştırılması ve her anne-babanın bu eğitimleri alması gerekmektedir.
Eğitimler bebeğin anne karnında gelişim evrelerinden okul çağına kadar olan süreci kapsayacak olup sağlık, beslenme, ilk yardım, kişisel davranışlar gibi detayları ele alacaktır.
Anne karnında bebek; Annenin fiziksel, sosyal davranış modellerinin geliştirilmesi ve bu konuda eğitilmesi yanısıra babaların annelere ve anne karnındaki hamilelik döneminde nasıl bir davranış modeli sergilemeleri gerektiğinin anlatılması. Annenin be bebeğin sağlığı için yapılması gerekenler, dikkat edilecek hususlar
Doğumdan sonra bebek; Doğum sonrasında bebeğin fiziksel ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında anne ve babanın davranış modelleri. Bebeğin altının nasıl değiştirilmesi gerektiği, ilk acil müdahale, bebekle ve anne-babanın birbirleri ile davranış kalıpları. Diğer çocuklarının davranış modelleri ve kıskançlık neticesinde olası riskler, tedbirler
Eşlerin birbirleri ile davranışları : Eşlerin birbirleri ile davranışları hem aile yapısını etkilerken hem de anne karnından itibaren bebeklerin kişiliklerin oluşumunda büyük rol oynamaktadır. Bu doğrultuda iyi anne ve babalar olmak sadece bebeklerini/çocuklarını sevmekle yeterli olmamaktadır. Anne babaların birbirleri ve çocukları ile olan davranışlarının sağlıklı nesiller yetişmesinde rolü büyük olup bu doğrultuda eğitimler yapılacaktır.
Günümüzde bir çok ürünün fabrikasyon olarak üretildiği göz önüne alındığında el yapımı ürün bulmak zorlaşmış ve aynı zamanda değeri de artmıştır. El yapımı bıçaklarının keskinliği ve sağlamlığıyla ünlü olan yöremizde artık bıçak üreten sadece 2 usta bulunmaktadır. Projemiz, her geçen gün kan kaybeden bu mesleğin genç kuşaklara aktarılarak yaşatılması ve işsiz gençlere zanaat öğreterek istihdam sağlanabilmesi için bıçak ustalığı konusunda eğitim verilmesini amaçlamaktadır. Bu kapsamda Taşkent bölgesinde bir bıçak atölyesi temin edilerek işsiz ve vasıfsız 5 gence, bıçak ustaları tarafından eğitim verilmesi hedeflenmektedir.
Bölgemiz kırsal bir yöre olmasına rağmen bölgenin coğrafi şartlarının engebeli olmasından dolayı tarım ve hayvancılık yeterince gelişememiştir. Aynı zamanda herhangi bir sanayi kuruluşu da bulunmamaktadır. dolayısıyla bölgemizde istihdam sorunu bir hayli fazladır. gençlerin çoğu ya işsiz olarak bölgede ikamet etmekte, yada bölgeden göç etmektedirler. Bu sebeple bölgenin nüfusu günden güne azalmaktadır. Bu nedenle gençlere bıçakçılık eğitimi verilerek, "İstihdam, girişimcilik konusunda kadın ve gençlerin desteklenmesi" öncelik alanına hizmet edecek olan projemiz başarıya ulaştığı takdirde, bölgedeki istihdam problemine önemli ölçüde katkıda bulunmuş olacak ve aynı zamanda bölgenin ekonomik olarak canlanmasına yol açacaktır.
Proje kapsamında verilen eğitimler sonucunda yetişmiş bıçakçılık ustaları kendi atölyelerini kurup üretime geçeceklerdir. Bu atölyelerde hem kullanıma yönelik bıçaklar, satırlar ve kamalar hem de turizme yönelik hediyelik bıçaklar, çakılar, hançerler, zülfikarlar ve kılıçlar üreterek bölge ekonomisine katma değer sağlamış olacaklardır. Bu bıçakların fabrikasyon üretimi değil de geleneksel yöntemle el yapımı olması hem kalitesini hem de değerini daha da arttıracaktır. Zamanla hem kendi ustalıklarını hem de atölyelerini geliştiren ustalar, bıçakçılığı Taşkent'te bir sektör haline getirerek küçük atölyelerini sanayi kuruluşlarına dönüştürebileceklerdir.
Projemizin temel amacı bölgede istihdam sıkıntısı yaşan gençlerin işsizlik problemlerine çözüm bulmak ve girişimcilik yönlerini desteklemektir. Projenin amacına ulaşmasıyla hem bölgede bulunan dışa göç probleminin bir nebze de olsa çözümü sağlanacak, hem de bölge ekonomisi canlandırılmış olacaktır.
Projemizin bir diğer amacı ise, yakın zamana kadar Konya bölgesinde ünlü olan Taşkent bıçakçılığını tekrar eski günlerine kavuşturarak unutulmaya yüz tutmuş bu mesleğin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmaktır.
Proje kapsamında işsiz gençlere verilecek bıçakçılık eğitimi sonucunda,mesleği öğrenen gençler kendi atölyelerini kurup üretime başlayacaklardır. Bu ustalar zamanla iş yerlerinde kalfa ve çırak gibi yardımcı personele ihtiyaç duyacaklardır. Mesleki bilgilerini yanlarında çalıştırdıkları yardımcı personellere aktaracaklardır. Dolayısıyla günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bıçakçılık mesleği usta çırak ilişkisi vasıtasıyla nesilden nesile artarak aktarılmış ve sürdürülebilirliği sağlanmış olacaktır.
İlçemiz genelinde geleneksel yöntemlerle üretim yapan çiftçilerimize iyi tarım uygulamaları kapsamında ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlığı ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemler hakkında teknik destek talep edilmektedir.
Projenin kapsamı örnek olarak verilen, Öncelik 3: Bölge Sanayi Kapasitesinin ve Kapasite Kullanım Oranın Artırılması kapsamında ‘’Bölgemizde potansiyel arz eden sektörlerin desteklenmesi ve hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik her türlü eğitim, danışmanlık ve lobi faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik destek talepleri ’’ konusu ile ilgilidir. İyi tarım uygulamaları konusunda çiftçilerin daha da biliçlendirilmesi, organik tarımın doğaya faydalarını ve de kendilerine ekonomik yönden yarar sağlayacağını anlatmak, üreticilerin Organik Tarım yetiştiriciliğine ve iyi tarım uygulamalarına teşvik etmektir. Programın hedefleri ve öncelikleri arasında; Çiftçilerin bilinçlendirilmesi, Çevrenin doğal halinin korunması ve Üreticilere daha fazla gelir getiren yeni iş kolları sağlaması açısından Proje Programın Hedefleri ve öncelikleri bakımından uygundur.
Proje bitiminde eğitime katılacak 150 çiftçimiz ve 50 kooperatif üyesi olmak üzere toplamda 200 kişi iyi tarım uygulamaları konularında bilinçleneceklerdir. Bununla birlikte ilçede iyi tarım uygulamalarının kazandırdığı pozitif etkileri ile çiftçilerin büyük çoğunluğunun organik tarıma yöneleceği aşikardır. Bölge ihracatçı firmaların merkezi haline gelecek ve rekabet artacak dolayısıyla çiftçilerin kazançları da artacaktır. İlçede bulunan tarımsal kalkınma kooperatifleri de üye sayılarını artırarak güçlenecek, çiftçiler ürünlerini kooperatifler vasıtasıyla değerlendirecek, kooperatifler de ihracatçılarla pazarlama aşamasında devreye girerek her yıl çiftçilerin aracılar sebebiyle uğradığı maddi zararları önleyeceklerdir. Proje yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi her yönü ile ilçeye katma değer sağlayacaktır.
İlçemiz coğrafi yapısı gereği işgücü verimliliği, sanayi sektörü ve hizmet sektöründe ülkemiz ortalamasının altında yer almaktadır. İlçenin geneli ile özdeşleşen ihracata yönelik kiraz üretimi ve adını Kecimen Köyünden alan Kecimen üzümü bulunmaktadır. Yetiştiriciliği yapılan ürünlerden özellikle kiraz ve üzümde bilinçsiz ilaç ve gübre kullanımı sonucu ihracatta büyük sorun teşkil eden kalıntı ve pestisit sorunlarının ortaya çıkması ve dolayısıyla ürünlerin pazara sunulmasında olumsuzluklar yaşanmasına neden olmuştur. İlçenin tarım sektöründe işgücü verimlilik düzeyinde ülke ortalamasının altında olması; fiziki altyapı ve destek hizmetleri yetersizliğinden, geçimini tarımdan sağlayan yöre halkının geleneksel metotlarla üretim sürdürmelerinden, ilaç ve gübre kullanım düzeyinde bilinçsiz olmalarının yanında insan sağlığı ve çevreye önem veren işlemleri uygulamaya koymadıklarından kaynaklanmaktadır. Yukarıda bahsedilen konular teknik destek ihtiyacının ortaya çıkmasını sağlayan temel gerekçeyi oluşturmaktadır.
İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü resmi bir kuruluş olduğundan kurumsal sürdürülebilirlik problemi yaşanmayacaktır. Yasal bir değişiklik olmadığı sürece başvuran kuruluş yerinde olacaktır. Proje bitiminde çiftçiler bilinçlenecek olup, devamlılığı İlçe Müdürlüğümüz teknik personeli sürdürecektir. Hâlihazırda yürürlükte olan iyi tarım uygulamaları kapsamında tarım arazilerinin kullanımına yönelik Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının çıkarmış olduğu genelge ve yönetmeliklerle politika düzeyinde sürdürebilirlik sağlanmıştır. Çiftçiler toplumun yararlandığı ortak mallar konusunda duyarlı hale gelecek, refah düzeyleri artacak, ürettikleri ürünleri amacına uygun, çevreye duyarlı, insan ve hayvan sağlığını tehdit etmeyecek şekilde üretecek bunun sonucunda uluslar arası ihracatçı firmalar ilçe genelinde amacına uygun ürünleri rahatlıkla bulabileceklerdir.
Bölgedeki gençlerin ve çocukların kitap okumaya özendirilmesi ve sürekli kitap okuma alışkanlığı kazandırılarak sosyal ve kişisel gelişimlerini arttırmak amacıyla web tabanlı kitap okuma takip program yazılımı kurulması ve öğrenci, veli, öğretmen, okul bilgilerinin sisteme girilerek okuma takibinin yapılması.
Ülkemizde olduğu gibi bölgemizde de kitap okuma oranı oldukça düşüktür. Bölgede okunan kitap sayısı kişi başına 0,1'i geçmemektedir. Bölgemiz kırsal bir yöre olduğundan kitaba ulaşmak oldukça zordur. Kitaba ulaşılsa dahi okunup okunmadığı takip edilmediğinden dolayı kitap okuma oranı oldukça düşük seviyelerde kalmıştır. Bunun önemli bir nedeni de gençlerin ve çocukların boş vakitlerini genellikle televizyon karşısında ve internette sosyal medya ile ilgilenerek geçirmeleridir. Bu yüzden bölgemizdeki “Çocuk ve genç nüfusun sosyal ve kişisel gelişimine yönelik faaliyetlerin desteklenmesi“ önceliğine uygun olarak çocukların ve gençlerin okumaya özendirilmesi ve veliler ile öğretmenlerin okuma faaliyetleri içerisinde rol alarak çocuklarının eğitimlerini takip edebilmeleri amaçlanmaktadır.
Proje kapsamında katma değer planlanıp uygulanacak okuma programları, okumaya özendirme yarışmaları, ailelerin ve öğretmenlerin çocukları takip ve teşvik etmesi öncelikli unsurlardır
Bu katma değer; velilerin ve öğretmenlerin çocukların eğitimlerini uzaktan takip etme imkanı sağlayacaktır.
Birleşmiş milletler İnsani gelişim raporunda, kitap okuma oranında Türkiye Malezya, Libya Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada yer almaktadır. Dünya genelinde kitap okuma oranlarına baktığımızda Japonya’da yıllık kişi başına düşen kitap sayısı 25, Fransa’da 7, Türkiye’de ise kişi başına yılda 0,1 kitap düşmektedir.
Kitap okumanın özendirilmesi ve sevdirilmesi küçük yaşlarda daha kolay olduğundan ve özellikle çocuklar öğrenmede anne-babalarını örnek aldıklarından bu okuma projeleri ile anne babalarında okuma işinin içine çekilmesi hedeflenmektedir.
Ülkemizde okuma oranın çok düşük olması ve bu oranların istenilen seviyelere taşınabilmesi için bu türden okuma projelerine ve özendirme faaliyetlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Okuma her yaşta her insanın ihtiyacı olan temel bir gereksinimdir. Küçük yaşlarda bu özelliği kazanmak daha kolay ve kalıcı olup ileriki yaşlarda etkisini sürdürür. Okuma alışkanlığı kazanmış gruplar aynı zamanda kendi yaşamlarında bu etkiyi hissederken çevrelerini de etkileyecektir. Örneğin çocuk çok sevdiği bir kitabı annesi veya babasının okuması için ısrarcı olabilecek ailesini, çevresini, arkadaşlarını etkileyecektir.
Okuyorum Projesi kapsamında gençlerimizin ve çocuklarımızın kitap okumalarını takip etmek amacıylawww.kitapsayar.com.tr internet adresi oluşturulmuştur. İnternet adresi Tablet ve Cep telefonları uygulamalarında sorunsuz çalışmaktadır.
Yaşlılık; zaman faktörüne bağlı olarak kişinin değişen çevreye uyum sağlama kudreti ile organizmanın iç ve dış etmenler arasında denge sağlama potansiyelinin azalması ve böylece yaşlanma ile ölüm olasılığının yükselmesidir. Bir başka tanımla yaslılık, normal fizyolojik bir olgu olup, kişilerin fiziki ve ruhi güçlerini bir daha yerine gelmeyecek şekilde yavaş yavaş kaybetme halidir.
Yaşlılık sözcüğü yaşam sürecinin geç dönemindeki gelişmenin devamını ve bireydeki değişmeleri anlatır. Yaşlılık yaşam konusunda kayıpların ve çöküşün görüldüğü bir dönemdir. Aynı zamanda kültürel, çevresel ve ekonomik etmenlerin hazırladığı bir sonuçtur.
Yaşlı nüfusun hızla artması ile uzun yaşamın getirdiği yalnızlık, yoksulluk, özürlülük, kronik hastalıklar, bakım ve destek gereksinimi; yaşlı sorunları ve yaşlılık hizmetlerinin tüm yönleri ile yeniden ele alınmasını gündeme getirmiştir.
Yaşlanan, yalnız kalan ve yoksullaşan bireylerin kendilerine yetememesi nedeniyle, çeşitli sosyo-kültürel ve ekonomik sorunlar yaşandığı gözlemlenmektedir. Ekonomik sorunların çoğu yaşlanan bireyin emekli olması ile iş ve gelir kaybından kaynaklanmaktadır. Bu sorunlardan bazıları; azalan gelire uyum sağlayamama, daha önceki ölçülere uygun yaşayamamanın verdiği sosyal ve psikolojik baskı, sağlık, beslenme gibi alanlara yapılan harcamaların artması, yetmeyen gelir nedeniyle yakınlarından parasal yardım alma ve yakınlarına yük olmanın getirdiği psikolojik baskıdır. Yaşlı bireylerin günümüzde en önemli sorunları arasında parasal güvence yokluğu, bakım ihtiyacı ve yalnızlık yer almaktadır. Geleneksel geniş aileden çekirdek aileye geçiş ile birlikte aileler küçülmüş, yaşlıların bakım sigortası olarak görülen genç kuşaklar kendi çekirdek ailelerini kurup, ana-baba kuşağından uzaklaşmış böylelikle yaşlılık, önemli ekonomik ve psiko-sosyal sorunların yaşandığı bir dönem haline gelmiştir.
Ülkemizde genç kuşakların kente göçü devam etmekte yaşlılar ise büyük çoğunlukla köylerde kalmakta/bırakılmaktadır. Bu nedenle, bugün köylerde yaşlılık sorunlarından en önemlisi yaşlı kesimin yetişkin çocuklarından ayrı uzakta yaşamalarıdır. Genellikle kırda yalnız yaşayan bu yaşlılar ekonomik anlamda çocuklarına muhtaç ve bağımlı kalmaktadır. Kent ve sağlık hizmetleri hızla gelişerek çağdaşlaşan Türkiye’de, terk edilmiş durumdaki bu yaşlı kesim, gelişen kent ve sağlık hizmetlerinden de uzak, göreli yoksul ve kötü koşullarda yaşamaktadır. Sonuçta, bu zorunlu uzaklaşma yanında ayrıca farklılaşan değer sistemlerine bağlı kuşak çatışması nedeniyle genç kuşakların geleneksel aile sorumluluklarını yerine getirmemeleri, ailelerinden ayrı tercihen uzak yaşamaları gerçeği ile yüz yüze gelinmiştir. Nitekim yaşlılıkta görülen hastalıklar ve dönemin kendine özgü kayıpları yaşlılığı tıpkı bebeklik ve çocukluk gibi en çok desteğe gereksinim duyulan bir yaşam dönemi haline getirmiştir.